Ekim Ayında 48 Kadın Cinayeti ve 23 Şüpheli Ölüm!

Yazar: Cansu GÜLER

Ekim Ayı Raporu, Çarpıcı Gerçekleri Gün Yüzüne Çıkardı!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2024 Ekim ayı verilerine göre Türkiye’de 48 kadın cinayeti ve 23 şüpheli kadın ölümü yaşandı.Bu rakamlar, 2010’dan bu yana gözlemlenen en yüksek oranları gösteriyor , ülkenin dört bir yanında kadınların yaşama hakkının nasıl ihmal edildiğini acı bir şekilde ortaya koyuyor. Kadınların çoğunlukla en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürüldüğü bu tablodan sorumlu olan sadece bireyler değil; etkisiz kanun uygulamaları ve caydırıcılıktan uzak sistem, kadınların hayatını korumakta yetersiz kalıyor.

Koruma Kararları Gerçekten Etkili mi?

Son yıllarda artan kadın cinayetleri karşısında sık sık gündeme gelen 6284 sayılı kanunun uygulanması yetersiz kalırken, mahkemelerin verdiği koruma kararlarının da caydırıcılığı tartışmaya açılıyor. Ekim ayında öldürülen kadınların büyük bir kısmı, kendilerine uygulanan şiddet nedeniyle devlete başvurmuş ve koruma talep etmişti. Ancak birçok vaka, kadınların koruma taleplerine rağmen can güvenliklerinin sağlanamadığını gösteriyor. Bu tablo, “Koruma kararları kadınları gerçekten koruyor mu?” sorusunu bir kez daha gündeme taşıyor.

Şüpheli Ölümler Aydınlatılmıyor: Adaletin Kör Noktası mı?

Ekim ayında kayıtlara geçen 23 şüpheli kadın ölümü, adalet sisteminin yetersizliğine dair ciddi bir eleştiri olarak değerlendiriliyor. Şüpheli ölümler, kadınların yaşam hakkına yönelik tehditlerin bir diğer yüzünü oluştururken, bu ölümlerin çoğu yetersiz soruşturmalar nedeniyle aydınlatılmadan kalıyor. Etkin soruşturma yapılmaması ve faillerin adaletten kaçması, toplumun güvenini sarsarken, kadınların hayatlarını riske atan koşulların sürmesine yol açıyor.

Kadınları Korumak İçin Daha Fazlası Gerek: Devletin Sorumluluğu Nerede?

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kadınların güvenliğinin sağlanabilmesi için sadece yasal düzenlemelerin değil, etkili uygulamaların ve toplumun bilinçlendirilmesinin de şart olduğunu belirtiyor. Hükümetin ve yargı organlarının, kadınların koruma kararlarını ciddiye alarak ve faillerin cezalandırılması konusunda etkin adımlar atması gerekiyor. Kadına yönelik şiddetin artmasına karşı toplumsal farkındalığın yetersiz olduğu bu ortamda, kadın hakları savunucuları, devletin sorumluluğunu yerine getirmesi için baskı yapmaya devam ediyor.

Kadın Cinayetlerini Önlemek İçin Toplumun Duyarlılığı Artmalı

Kadın cinayetlerinin ardında sadece kanunlar değil, derin toplumsal sorunlar ve şiddeti meşrulaştıran anlayışlar da yatıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı direnen ve erkek egemen söylemleri destekleyen yaklaşımlar, şiddeti körükleyen nedenler arasında yer alıyor. Kadınların yaşam hakkını savunmak için yapılan çağrılar, sadece kadınları değil, tüm toplumu kapsayan köklü bir bilinç değişiminin gerekliliğine işaret ediyor.

Yeterli Önlemler Alınmazsa Bu Sorun Toplumsal Bir Yara Olarak Kalmaya Devam Edecek

Ekim ayında yaşanan bu acı kayıplar, kadın cinayetlerine karşı etkin önlemler alınmadıkça Türkiye’nin bu toplumsal yarayla yaşamaya devam edeceğini gösteriyor. Kadın haklarını savunmanın bir insan hakkı mücadelesi olduğunu vurgulayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, toplumsal duyarlılığı artırarak kadın cinayetlerine karşı direnmeye devam ediyor. Kadınların sesini duymayan ve onların güvenliğini sağlayamayan bir sistemin, toplumun güvenini zedeleyeceği gerçeğiyle karşı karşıyayız.