Yazar: Cansu Güler
Cumhuriyetin ilanından bu yana Türkiye’nin iş gücü yapısı, tarım ağırlıklı bir ekonomiden sanayi ve hizmet sektörlerine, oradan da dijitalleşmenin merkezde olduğu bir yapıya evrildi. Ancak bu süreçte ekonomik krizler, işsizlik, dışa bağımlılık ve teknolojik dönüşüm gibi faktörler istihdam üzerinde derin etkiler bıraktı. Bugün yapay zekanın birçok mesleği devralması, iş bulma oranlarının düşmesi ve gençler arasında artan umutsuzluk, istihdam konusunun toplumsal bir krize dönüştüğünü gösteriyor.
Tarımın Hakimiyetinden Dışa Bağımlılığa
1923’te Türkiye’nin ekonomisi tarım ağırlıklıydı. Nüfusun büyük kısmı köylerde yaşar ve geçimini çiftçilikle sağlardı. Ancak 1950’lerden itibaren sanayileşme hamleleriyle birlikte tarımdan kente göç hız kazandı ve iş gücü giderek sanayiye kaydı. 1980’lerde serbest piyasa ekonomisine geçilmesi, sanayinin yanında hizmet sektörünü de büyüttü. Ne var ki tarım sektörü bu dönüşümde büyük zarar gördü; verimli topraklara sahip olmasına rağmen Türkiye, bugün birçok temel tarım ürününü ithal eder hale geldi. Bu durum hem istihdamı daralttı hem de kırsal ekonomiyi zayıflattı.
Beyaz Yaka Çalışanların Yükselişi ve Dijitalleşme
1980 sonrası finans, eğitim, sağlık gibi alanlarda istihdam artarken, beyaz yaka çalışanlar iş gücünde daha fazla yer bulmaya başladı. 2000’li yıllarda dijitalleşmenin hız kazanmasıyla iş bulma yöntemleri değişti; gazetelerdeki ilanların yerini Kariyer.net, LinkedIn gibi platformlar aldı. Dijitalleşme, uzaktan ve esnek çalışma modellerini yaygınlaştırarak iş hayatının dinamiklerini yeniden şekillendirdi. Ancak ekonomideki kırılganlık ve rekabetin artması, iş bulmayı daha zor hale getirdi.
Yapay Zeka Meslekleri Değiştiriyor
Bugün yapay zeka ve otomasyon, birçok mesleğin yerini almış durumda. Müşteri hizmetleri, muhasebe ve veri analizi gibi alanlarda yazılımlar devreye girerken, bu teknolojik dönüşüm pek çok beyaz yaka çalışanın işini kaybetmesine yol açtı. Gelecekte daha fazla meslek grubunun bu dönüşümden etkilenmesi bekleniyor. Bu süreç, bireylerin dijital yetkinliklere uyum sağlama zorunluluğunu artırırken, istihdam politikalarının da hızla bu değişime ayak uydurmasını gerektiriyor.
Genç İşsizliği ve Artan Umutsuzluk
Türkiye’de yüksek işsizlik oranları, özellikle genç nüfusu derinden etkiliyor. Üniversite mezunları dahi istedikleri alanlarda iş bulmakta zorlanırken, ekonomik sıkıntılar gençlerin umutlarını tüketiyor. Son yıllarda artan intihar vakaları, işsizliğin toplumsal bir krize dönüştüğünün acı bir göstergesi oldu. İstihdam sorunu sadece ekonomik değil, aynı zamanda ruh sağlığı açısından da büyük bir tehdit haline gelmiş durumda.
Geleceğe Dönük Çözüm Arayışları
Türkiye’nin gelecekteki istihdam başarısı, hızlı uyum sağlayabilmesine bağlı olacak. Tarımın yeniden canlandırılması, sanayide sürdürülebilir üretim modellerinin benimsenmesi ve dijital ekonomiye yatırım yapılması, iş gücünün değişen ihtiyaçlara yanıt vermesini sağlayabilir. Yapay zeka ve teknolojinin getirdiği fırsatlarla birlikte, gençlerin umutlarını yeniden kazanması için etkili eğitim ve istihdam politikalarına ihtiyaç var.
Türkiye’nin 101 yıllık istihdam yolculuğu, bir dönüşüm ve kriz hikayesi olarak dikkat çekiyor. Bugün ekonomik istikrar ve toplumsal huzurun sağlanması, yalnızca politikaların değil, toplumun her kesiminin değişen dünyaya uyum sağlamasına bağlı.