Fatih Erbakan’dan Sert Açıklamalar!

Yazar: Furkan Özel

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail ile ticareti tamamen durdurduk açıklamaları üzerine sosyal medya hesabından bir video yayınlayarak açıklamalarda bulundu.

“Yıllardır ambargo altında yiyecek ekmek bile bulmakta zorlanan bir Filistin, bu kadar çeliği, bu kadar çimentoyu, bu kadar hammaddeyi, kimyevi ürünleri, maden ürünlerini, elektrik ve elektronik ürünleri ne yapacak?”

“Maalesef Yeniden Refah Partisi olarak uzun zamandan beri şüphelenmekte ne kadar haklı olduğumuz husus gelişmelerle bir kez daha ortaya çıkmış durumdadır. Bir defa Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine baktığımızda ne görüyoruz? Filistin ile çelik ihracatımız bir yılda yüzde 5 bin 400 oranında artıyor; Filistin’e çimento ve toprak ürünleri ihracatımız bir yılda birden bire yüzde 2 bin 500 oranında artış gösteriyor. Elektrik ve elektronik ürünleri ihracatımızdaki artış bir yılda yüzde 21 bin oranında, kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatımız yılda yüzde 8 bin 575 oranında artış gösteriyor; madencilik ürünleri ihracatımız yüzde 1 milyondan fazla artış gösteriyor. Makine ve makine aksamları ihracatlarımız bir yılda yüzde 31 bin oranında artış gösteriyor. Bu gerçekler karşısında yetkililer sürekli olarak ‘Biz İsrail’e herhangi bir ürün göndermiyoruz, bu yapılan ticaret tamamen Filistin’e yapılan bir ticarettir’ diyorlar. Biz de diyoruz ki, evet resmi olarak evrak üzerinde bu ticaret Filistin’e yapılıyor gözüküyor ama doğal olarak bu noktada şu soruları soruyoruz; diyoruz ki, ‘Yıllardır ambargo altında yiyecek ekmek bile bulmakta zorlanan bir Filistin bu kadar çeliği, bu kadar çimentoyu, bu kadar hammaddeyi, kimyevi ürünleri, maden ürünlerini, elektrik ve elektronik ürünlerini ne yapacak?’ Böyle bir şey akla ve mantığa uygun değildir. Tabi bununla beraber iki ülke arasındaki ticaretin 1 senede bin katına, 10 bin katına, 1 milyon katına çıkmasının mümkün değildir. Bu da hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur.”

“İstanbul Ambarlı ve Haydarpaşa limanlarında, Mersin limanında İsrail bayraklı ve İsrail şirketlerine ait gemiler ve konteynerler ne arıyor?”

“İsrail’le herhangi bir ticaret yoksa İstanbul Ambarlı ve Haydarpaşa limanlarında, Mersin limanında İsrail bayraklı ve İsrail şirketlerine ait gemiler ve konteynerler ne arıyor? Eğer İsrail’le herhangi bir ticaretimiz yoksa bu İsrail gemileri neden habire bizim limanlarımıza suçüstü yakalanıyor, hatta konteynerların üzerinde İsrail’in Hayfa limanına gideceğine dair damgaların ve işaretlerin yazıları olduğu basına da yansımış durumda? ‘Efendim bu gemiler İsrail üzerinden Filistin’e gidiyor’ böyle bir açıklama da akla ve mantığa da uygun değildir. Çünkü İsrail basını da defalarca haber yaptı. İsrail, Gazze’ye gönderilen yardım malzemeleri dahi Hamas’a yardım oluyor diye engelliyor. İnsani ve yardım malzemeleri bile ulaştıramıyorken, bunlara bile İsrail mani oluyor iken bu kadar çelik, bu kadar çimento malzemesine İsrail nasıl izin verecek? Elbette bu da akla ve mantığa uygun bir durum değildir.”

“Aylardır katliam yapan İsrail ordusunun tanklarının, savaş uçaklarının yakıtını kendi topraklarımız üzerinden geçmesine izin veriyoruz”

“Bir diğer önemli konu ise aylardan beri katliam devam ederken aylardır hiç aralıksız Azerbaycan petrolünün Türkiye üzerinden İsrail’e ulaştırılması, Bakü-Ceyhan petrol boru hattı üzerinden bu petrolün aylardan beri bizim topraklarımız üzerinden İsrail’e ulaştırılması. Biz ne için orada bebekleri öldüren, çocukları öldüren, kadınları öldüren, aylardır katliam yapan İsrail ordusunun tanklarının, savaş uçaklarının yakıtını kendi topraklarımız üzerinden geçmesine izin veriyoruz? Kendi topraklarımız üzerinden onlara bu Azerbaycan petrolünü neden gönderiyor, niye hâlâ daha vanaları kapatmıyoruz? Bu da çok önemli bir konudur. Bütün bu gerçekler ışığında bu noktada merhum Erbakan hocamızın meşhur bir sözü aklımıza geliyor. Ne diyordu? ‘Gerçek öyle bir şeydir ki yerine hiçbir şey koyamazsın; eğer koymaya kalkarsan 40 yerden açık verir’ diyordu. Bu yaşadığımız olaylar da Erbakan hocamızın bu sözünün aslında bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır.”